TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
önünde: | in front of, before, sub | |
önünde diz çökmek: | genuflect before | |
önünde eğilme: | obeisance | |
önünde gitmek: | precede | |
önünde olmak: | keep ahead of, be in advance of | |
önünde ve arkasında ilan levhaları asılı olan adam: | sandwich man | |
önünde sonunda: | in the long run, ultimately | |
önünde sonunda ödemek: | [fiil] to pay in the long run |