TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| önce: | prior, ago |
| önce: | first, in advance, firstly, prior to, early, before, ago, back, above, afore, ante |
| önce: | before, ere |
| önce: | pre, pro, ante |
| önce: | before, afore, ere |
| önce eski hissedarlara ellerinde bulundurdukları hisse senetlerinin belli bir oranında teklif edilmesi yöntemi: | rights issue |
| önce gelen önce çıkar (stoka ilk girenlerin satış ya da kullanım için ilk çıkacağı ilkesine dayalı stok değerlendirme yöntemi: | first- in , first- out |
| önce ki fiil: | ante factum |
| önce ki gün: | the day before |
| önce ki konuşmacı: | preceding speaker |
| önce ki madde: | preceding article |
| önce ölüm vaki olduğu takdirde: | in case of predecease |
| önce gelen hizmeti önce görür esası: | first come , first served basis |
| önce gelmek: | [fiil] to go before, to take precedence, to predate, to take preference, to antecede |
| önce yer alan: | pro |