TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| önceden: | onetime |
| önceden: | beforehand, before now, previously, aforetime, beforetime, ahead, in advance, already, afore, in anticipation, ere now, erstwhile, formerly, heretofore |
| önceden: | pre |
| önceden bir parti mal almış olanlar teklif vermeden hariç tutulursa: | mock auction |
| önceden ödeme indirimi: | (US) anticipation discount |
| önceden açıklamak: | premise |
| önceden adanmış: | predestined |
| önceden hazırlanmış: | canned |
| önceden üzerinde mutabık kalınan bir baz üzerinden ihraç edilen şirketin adi hisseleri karşılığı değiştirilebilen faizli borç senetleri ve temettü öde: | convertibles |
| önceden (bir şeyi) yaşamış olmak: | [fiil] to have previous experience |
| önceden saptanmış örnek (araştırmada , anketin başlamasından önce seçilmiş yanıtlayıcılar ya da evler örneği: | predesignated sample |
| önceden varsaymak: | [fiil] to presuppose |
| önceden varsayılan şey: | pressupposition |