TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
önemli: | important, considerable, weighty, major, momentous, significant, of importance, of weight, worthy, big, big time, capital, cardinal, consequential, emphatic, emphatical, eventful, fateful, grand, grave, great, gut, healthy, heavy, high, historic | |
önemli: | important | |
önemli adam: | mogul | |
önemli an: | juncture | |
önemli bir parçası: | part and parcel | |
önemli değil: | not at all, don't mention it, it doesn't matter | |
önemli miktarda ve gerçek zararı telafi eden tazminat: | substantial damages | |
önemli ölçüde azaltmak: | decimate | |
önemli bir mevki işgal etmek: | [fiil] to occupy an important position | |
önemli bilgilerin yazılmış olmaması: | omission of important contents | |
önemli bir yer tutmak: | [fiil] to loom large | |
önemli miktarda mal veya hisse senedi stokunu zaman içinde küçük miktarlarda satın almak ya da satmak yerine birdenbire alıp satarak piyasa fiyatının: | spoiling the market |