TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
üst üste: | on end, over and over | |
üst üste bir kaç yataktan biri: | bunk bed | |
üst üste atmak: | cross | |
üst üste binmek: | ride | |
üst üste binmek (kırık kemik): | override | |
üst üste birkaç vuruş (tenis): | rally | |
üst üste oturuyoruz: | we live one above the other | |
üst üste iki yol taşıyan köprü: | flyover | |
üst üste gelecek şekilde koymak: | [fiil] to superpose | |
üst üste gelme: | overlapping | |
üst üste yerleştirmek: | [fiil] to stow |