TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| şimdiki: | the present, present, actual, current, present-day |
| şimdiki zaman: | present, present tense, nowadays, nonce |
| şimdiki durum: | status quo |
| şimdiki şartlara göre: | for the time being |
| şimdiki zamanla kullanılan geçmiş zamanlı kelime: | preterite present |
| şimdiki bilinen önceden bilinmiş olsaydı: | jobbing backwards |
| şimdiki hissedarların hisse paylarını azaltmak pahasına şirketi tasfiyeden kurtarmak amacıyla onu yeniden yapılandırarak yeni finansman kaynakları bul: | burnout turnaround |
| şimdiki trendlere dayanarak geleceği tahmin etme: | futurology |
| şimdiki gerçek nedenler: | [isim] living causes |
| şimdiki gelişmiş insan türü: | homo sapiens |
| şimdiki yönetimin performansını beğenmediklerini ifade etmiş ve yöneticileri değiştirmeye kararlı olan bir grup hissedar: | dissident as |