TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
ağır: | heavy, heavyweight, hard, weighty, serious, severe, dignified, slow, dull, not fast, slow-moving, lazy, strong, indigestible, unwholesome, oppressive, repressive, sharp (words), foul (smell), serious-minded, arduous, back breaking, bovine | |
ağır: | badly, seriously, severely, heavily | |
ağır: | back breaking | |
ağır adımlarla yürümek: | clump, stalk, tramp | |
ağır ağır: | slowly | |
ağır davranmak: | dawdle | |
ağır giden arabalara ayrılmış şerit: | (Br) crawler lane | |
ağır suç yüzünden kanuni haklardan mahrum olma: | infamy | |
ağır cismani zarar: | severe injuries | |
ağır zarar: | serious loss | |
ağır zarar görmüş: | hard hit | |
ağır zarara uğramak: | [fiil] to be hard hit, to incur heavy loss, to go heavily into the red | |
ağır bir darbe almak: | [fiil] to take on the chin |