TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| alacaklı: | unpaid, not paid |
| alacaklı: | creditor, claimant, encumbrancer, obligee, payee |
| alacaklı bankanın taban faiz oranına bağlı olarak artan veya azalan faiz oranlarında o anda aldığı veya ileride alacağı bütün borçlarına karşı teminat: | fixed- sum debenture |
| alacaklı bankanın taban faiz oranına bağlı olarak artan ya da azalan faiz oranlarında borçlunun o andaki borcuna veya ileride alacağı bütün borçlarına: | fixed-sum debenture |
| alacaklı olmak: | be in the black |
| alacaklı tarafından saptanan bir hesabın doğruluğunun borçlu tarafından kabul edilmiş olması: | account stated |
| alacaklı tarafından hazırlanarak tetkik ve kabul için borçluya verilen hesa: | account rendered |
| alacaklı tarafından hazırlanarak tetkik ve kabul için borçluya verilen hesap: | account rendered |
| alacaklı borçlu ilişkisi: | creditor debtor relation |
| alacaklı ödemesi: | payment of creditors |
| alacaklı sırası: | ranking of a creditor |
| alacaklı sıfatıyla iddia sahibi olmak: | [fiil] to rank as creditor |