TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| aynı zamanda: | at the same time, therewithal |
| aynı zamanda olan: | simultaneous |
| aynı zamanda olma: | simultaneity |
| aynı zamanda olmayan: | asynchronous |
| aynı zamanda yaşamış olan kimse: | contemporary |
| aynı zamanda yer almak: | [fiil] to synchronize |
| aynı zamanda onun üzerinde de ödeme yaparak üretimi artırmayı öngören teşvik sağlamayı amaçlayan ücret sistemi: | bedaux system |
| aynı zamanda mal varlığını da idare eden vasiyeti tenfiz memuru: | executor trustee |
| aynı zamanda ekonomiyi belirli bir yönde kısıtlamak amacıyla kullanılması: | regulatory taxation |
| aynı zamanda birden çok gazetede çıkan makale: | syndicated article |
| aynı zamanda teşekkül ettiği farz olunan kaya tabakaları: | [isim] group |