TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| bail: | [isim] kefil, kefalet, teminât; çember, kulp |
| bail: | [fiil] kefaletle serbest bırakmak, kurtarmak; emanet etmek, suyunu boşaltmak (kayık) |
| bail out: | kefaletle serbest bırakmak, kefaletle kurtarmak, kefaletini ödeyip kurtarmak, kurtarmak, paraşütle atlamak |
| bail out a company: | sermayeyi artırarak iflastan kurtarmak |
| bail out water: | kayığın suyunu boşaltmak |
| bail hostel: | kefaletle bırakılmış ama belli bir ikametgâhı olmayan kişilerin kalabileceği yurt, kefalet bırakılmış kişilerin kalabileceği yurt |
| bail conditions: | [isim] kefalet şartları |
| bail bond: | kefalet senedi, kefalet yerine verilen yazılı taahhüt, kefaletname, bir gemi üzerindeki haczin kaldırılması için denizcilik bankasına verilen t |