TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| bare: | [fiil] açmak; çıkarmak; açılmak; soymak |
| bare: | [sıfat] çıplak; bomboş, tamtakır; yalın, sade, açık; yapraksız; tüysüz; azıcık |
| bare: | çıplak |
| bare chance: | zayıf ihtimal |
| bare one's heart: | içini dökmek, kâlbini açmak |
| bare necessities: | [isim] zaruri ihtiyaçlar |
| bare necessities of life: | [isim] asgari geçim için gerekli şeyler, zaruri ihtiyaçlar, mübrem ihtiyaçlar |
| bare naked rare possibility: | zayıf ihtimal |
| bare treasury: | boş hazine |
| bare license: | bir yere açıkça davet olunmadan ancak o yer sahibinin hoşgörüsü, onayı ve muvafakatı ile karşılaşan konuk |
| bare nonsense: | düpedüz saçmalık |
| bare trustee: | tevliyet, meşruta (bir malı yalnızca devir ve temlik maksadıyla muhafaza eden yediemin, hisse sahibi olan ve uygun zamanda bu hisseyi bir başkasına aktarma durumunda olmaktan başka sorumluluğu bulunmayan bir mütevelli kurul üyesi |