TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| before: | [zarf] önce, karşı, önceki, önde, önden |
| before: | [bağlaç] önce, den önce, mek yerine, mektense, zira |
| before: | [edat] önünde, huzurunda, karşısında, önüne, önde, önce, evvel, ilerisinde |
| before christ: | milattan önce, m.ö. |
| before cutting: | kesmeden |
| Before Christ (B.C.): | [zarf] Milattan Önce (M.Ö.) |
| before going to press: | baskıya girmeden önce |
| before reaching (a place: | on ikiye çeyrek kala |
| before long: | çok geçmeden |
| before suit was brought: | dava soruşturmasından önce |
| before now: | eskiden, bundan önce, önceden |
| before one can say jack robinson: | apansızca, kaşla göz arasında |
| before you could say jack robinson: | göz açıp kapayıncaya kadar, kaşla göz arasında |