TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| beklenmedik: | unexpected, sudden, unimagined, surprise, abrupt, adventitious, heaven sent, improbable, snap, unannounced, unforeseen, unhoped, unhoped for, unlooked-for |
| beklenmedik durumlar için karşılık ayrıldıktan sonra: | after provision for contingencies |
| beklenmedik bir durum vuku bulduğunda: | in case of a contingency |
| beklenmedik gelişmeler dışında: | barring unforeseen developments |
| beklenmedik bir olay: | eventuality n |
| beklenmedik başarı: | fluke, strike |
| beklenmedik biçimde yetişen yardımcı güç: | deus ex machina |
| beklenmedik bir anda: | out of the blue, out of clear sky |
| beklenmedik bir çıkış yapan kimse: | sleeper |
| beklenmedik durumlar: | [isim] unforeseen circumstances |
| beklenmedik durumlar için para ayırmak: | [fiil] to reserve money for unforeseen contingencies |