TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| bir gün: | one fine day |
| bir gün erken ayrılmak istiyorum.: | I want to leave one day earlier. |
| bir gün için geçerli olan bilet: | day ticket |
| bir gün içinde çekilen filmin seçilen sahnelerinin birbirini izleyen düzenli bir biçimde montajının yapılması: | assembly dailies |
| bir gün içinde gündelik bir gazetenin her baskısında çıkmak üzere verilen reklam: | full run |
| bir gün içindeki alım satımlarda fiyatın düşebileceği en alt sınır: | minimum fluctuation |
| bir gün gerekir diye bir tarafa beş on kuruş koymak: | [fiil] to have a sum put by to fall back upon |