TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| bir yerde: | someplace, somewhere |
| bir yerde olmuş olması gerekmek: | [fiil] to kick about |
| bir yerde durmak: | [fiil] to draw a lob somewhere |
| bir yerde kalmak: | [fiil] to make one's abode at |
| bir yerde oturma: | occupancy |
| bir yerde oturmak: | [fiil] to dwell in a place |
| bir yerde bulunan birden çok kişilere gönderilen veya ikametgâhı birden çok olan kişiye veya türlü adresli kişilere gönderilen telgraflar: | [isim] multiple telegrams |
| bir yerde kalma yasağı: | local banishment |
| bir yerde aynı koşullar altında yaşayan insan topluluğu: | community |
| bir yerde arama yapma izni ya da çalınarak saklanmış malları müsadere etme belgesi: | warrant |
| bir yerde mazeretsiz olarak bulunmamak: | [fiil] to be absent without good excuse |