TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| biri: | one; cookie |
| biri: | one, any, someone, somebody |
| biri diğerinden veya her ikisi de aynı kaynaktan doğan iki hakkın birbirlerine olan oranları: | [isim] in privity |
| biri çeyrek geçiyor.: | It is a quarter past one. |
| biri hariç: | bar one |
| biri on geçiyor.: | It is ten minutes past one. |
| biri birini vasiyetnamesini idare etmek üzere tayin ettikten sonra ölürse idare eden terekeden kendisine para ayırabilir: | agent and patient |
| biri veya her ikisi de evlenme ehliyetini haiz bulunmayan kimseler arasında yer alan evlenme: | meretricious union |
| biri olmadan yapabilmek: | [fiil] to get on without sb |
| biri namına hareket etmek: | [fiil] to act for sb's name, to act on sb's behalf |
| biri namına yazmak: | [fiil] to write on sb's behalf |
| biri ya da diğeri: | whichever |