TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| birlikte: | joint, in collaboration with, in concur with, unisonous |
| birlikte: | together, as one man, jointly, in common |
| birlikte: | as well as |
| birlikte: | co |
| birlikte: | cum, with |
| birlikte yazılan bir kitabın yazarlarından biri: | co author |
| birlikte olmak: | accompany, hang together |
| birlikte gitmemek: | [fiil] to stand out of line |
| birlikte takılmak: | hang together, keep company with, hobnob |
| birlikte çalışmak: | cooperate, work together, team up with, team up |
| birlikte acı çeken kişi: | fellow sufferer |
| birlikte savaşan devlet: | cobelligerent |
| birlikte yaşadığı adamdan ciddi surette ve sürekli dayak yiyen kadın: | battered wife |
| birlikte gelmek: | come along |
| birlikte işlemeleri için manivelaları birbirine bağlamak: | [fiil] to interlock |