| TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| blink: | [isim] gözünü kırpıştırma, parıltı, ışıltı, bakış, nazar | |
| blink: | [fiil] kırpıştırmak, göz kırpmak, kırpmak; titreşerek parlamak, parlamak, ışıldamak; göz yummak, görmemezlikten gelmek, göz ardı etmek | |
| blink at: | göz atmak, hayret etmek, şaşırmak, görmemezlikten gelmek, göz yummak | |
| blink one's eyes: | gözlerini kırpıştırmak |
[ son aranan 10 kelime: hakkından gelmek | railways | every now and then | unsatisfied execution | to put up one's shingle | allied forces | park alanı | stringent rule against smoking | beaming with joy | blink ]