TELAFFUZKELİMEANLAM
blow:[isim]  esinti, rüzgâr, üfleme; çalma, övünme, yüksekten atma; yumruk, darbe, hamle; şanssızlık, felâket, şok
blow:[fiil]  esmek, körüklemek, üflemek, uçurmak, yelpazelemek; çalmak, soluk soluğa kalmak, solumak; su fışkırtmak (balina), fışkırmak, patlamak; atmak (sigorta); çarçur etmek (Argo), kaçırmak (fırsat), kaçmak; çiçek açmak, çiçeklenmek; küfretmek, kahretmek
blow:Üflemek, dışarıya doğru kuvvetle soluk vermek.
blow dryer:fön makinesi, saç kurutma makinesi
blow a kiss:öpücük göndermek
blow a raspberry:yuhalamak, yuh çekmek
blow up:şişirmek, havaya uçurmak, tahrip etmek, patlatmak, büyütmek [fot.], azarlamak, patlamak, havaya uçmak, infilak etmek, öfkelenmek, tepesi atmak, patlak vermek, kopmak (fırtına)
blow out:patlamak (lastik), püskürmek, üflemek, atmak (sigorta), dinmek (fırtına), üfleyip söndürmek (mum)
blow in:aniden gelmek, damlamak, çıkagelmek, içeri doldurmak (rüzgâr)
blow off valve:boşaltma sübabı
blow of fuse:sigorta atması
blow away:uçurmak, sürüklemek
blow away the cobwebs:zindeleşmek, pasını atmak



[ son aranan 10 kelime: onward | to cover | arabayla on beş dakikalık yol | truncation error | glisten | guidelines | guy | midstream | yardımcı personel | blow ]
cümle çeviri / sözlük / kullanım şartları / bize ulaşın
RoketSozluk.com 2008-2024 - Tüm Hakları saklıdır. 0.0037