TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| blue: | [isim] mavi; muhafazakâr partili |
| blue: | [fiil] mavi yapmak, maviye boyamak; har vurup harman savurmak; çarçur etmek |
| blue: | [sıfat] mavi; çürümüş, morarmış; hüzünlü, keyifsiz, canı sıkkın, morali bozuk, açık saçık, müstehcen |
| blue: | Mavi boya. |
| blue ruin: | düş kırıklığı, topu atmış |
| blue blood: | asil kan, asalet, soylu, asil |
| blue bead: | mavi boncuk |
| blue bead (worn to avert the evil eye: | nazar boncuğu |
| blue jeans: | blucin |
| blue cheese: | rokfor |
| blue baby: | doğuştan kalp hastalığı nedeniyle mavimtrak renkte doğan çocuk, mavi bebek, blue baby, mavi hastalık |
| blue light: | işaret için kullanılan havai fişek |
| blue black: | yazarken mavi, sonradan kararan mürekkep |
| blue chips: | (US borsa) sağlam bir şirketin hisse senedi, kumarda değerli mavi fiş, iyi satan, yüksek kâr marjı olan herhangi bir emtia |