TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
bucket: | [isim] kova, tulumba pistonu | |
bucket: | [fiil] kovayla taşımak, dörtnala koşturmak, bardaktan boşanırcasına yağmak | |
bucket: | kova | |
bucket shop: | borsa hisselerinden vurgun yapan salaş yer | |
bucket seat: | çanak biçiminde koltuk | |
bucket swindler: | dolandırıcı borsa simsarı |