TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
bulaşık: | dishes | |
bulaşık bezi: | dishcloth, swab, swob | |
bulaşık bir ayak hastalığım var.: | I've got a bad case of athlete's foot. | |
bulaşık deterjanı: | dish soap, washing liquid | |
bulaşık kabı: | slop basin | |
bulaşık yıkamak: | do the dishes, wash up dishes, do the washing, wash dishes | |
bulaşık makinesi: | dishwasher | |
bulaşık makinası: | [isim] dish washer | |
bulaşık eldiveni: | rubber gloves | |
bulaşık yıkama makinesi: | dishwasher | |
bulaşık yıkamak için kullanılan sicim fırça: | mop |