TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
bunlar: | these ones, these | |
bunlar benim eşyalarım değil.: | These aren't my things. | |
bunlar çok büyük.: | These are too big. | |
bunlar çok dar.: | These are too narrow. | |
bunlar çok geniş.: | These are too wide. | |
bunlar arasında işe yarayan şeyleri almak: | [fiil] to scavenge |