TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
chicken: | [isim] tavuk, piliç, civciv, ödlek, yavru kuş, tavuk eti; kız, toy; cesaret yoklama oyunu | |
chicken: | [fiil] korkak davranmak, korkudan çekinmek | |
chicken: | korkak, ödlek | |
chicken breast: | tavuk göğsü | |
chicken breasted: | şişkin göğüslü (kusur) | |
chicken liver: | [isim] tavuk ciğeri | |
chicken broth: | tavuk suyu | |
chicken feed campaign: | [isim] cüzi üye aidatıyla yürütülen seçim kampanyası | |
chicken pox: | suçiçeği | |
chicken stock: | tavuk suyu | |
chicken carcass: | tavuk kemiği | |
chicken farming: | tavukçuluk | |
chicken hearted: | [sıfat] korkak, ödlek |