TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| clear: | [fiil] açıklamak, aydınlatmak, bilgi vermek, açmak, temizlemek, berraklaşmak, boşaltmak, tahliye etmek, gidermek, kaldırmak; kurtarmak, aklamak; sıyırıp geçmek, aşmak, geçmek; elde etmek, kazanmak; ödemek; kapatmak; gümrükten çekmek; temize çıkarmak; dağılmak |
| clear: | [sıfat] açık, belirli, berrak, şeffaf, saydam, bulutsuz, parlak, aydınlık, belirgin, belli, ortada, aşikâr; temiz, net, anlaşılır; zeki; kuşkusu olmayan, emin; saf, katışıksız, tiz, masum; tüm, tam, bütün; engelsiz, takıntısız |
| clear: | [zarf] açıkça; uzağa, uzakta; tamamen, bütünüyle |
| clear: | [isim] boşluk, boş alan |
| clear a forest: | ormanda alan açmak |
| clear edge over other candidates: | öteki adaylara oranla çok üstün |
| clear market value clear ten mintues: | makul piyasa değeri tam on dakika |
| clear sky: | açık gökyüzü |
| clear from faults: | kusurlardan ari |
| clear cut: | düzgün, biçimli, açık, belirgin, kesin |
| clear away: | açmak, dağılmak, kaybolmak, yok olmak, kaldırmak, toplamak, sofrayı kaldırmak, ortadan kaldırmak |
| clear up: | açıklamak, aydınlatmak, bilgi vermek, tasfiye etmek, açmak, temizlemek, bulmak, çözümlemek, halletmek, tamamlamak, aydınlanmak |
| clear out: | [fiil] boşaltmak, tahliye etmek, satıp bitirmek, ortadan kaybolmak, çekip gitmek, defolmak |
| clear a thing with: | birinden bir şey için izin |