TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| değerli: | valuable, costly, estimable, deserving, worthy, valued, dear, well beloved, dignified, meritorious, precious, rich |
| değerli: | valent |
| değerli ama işe yaramayan mülk: | white elephant |
| değerli eşyalar: | valuables |
| değerli eşyalarımı geri almak istiyorum.: | I'd like my valuables back. |
| değerli eşya: | article of value, valuable article, valuable goods, item of value, things of value, valuable items, valuable property |
| değerli eşyanın emaneti: | consignment of valuables |
| değerli eşya için kasa sağlamak: | [fiil] to provide safe custody for valuables |
| değerli eşyalar veya menkul değerlerin korunması için açılmış banka kuruluşu: | custodian |
| değerli insan: | treasure, jewel |
| değerli bir taşın kesilmiş yüzlerinden biri: | facet |
| değerli süslerle süslemek: | [fiil] to emboss |