TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| depth: | [isim] derinlik, en derin nokta, dip; ahlâk azlığı; yoğunluk; bilinçaltı |
| depth: | Derinlik. |
| depth sounder: | sonda |
| depth bomb: | sualtı bombası |
| depth charge: | sualtı bombası |
| depth dose: | derinlemesine doz,derin doz |
| depth psychology: | psikanalitik yaklaşımı benimseyen psikoloji |
| depth finder: | iskandil |
| depth interview: | derinlemesine mülakat, bilgisi ve davranışları vb hakkında tam bilgi edinmeyi amaçlayan görüşme |
| depth of field: | [isim] (fotoğrafçılıkta) bir sahnenin yakın ve uzak noktalarının (makul derecede net görünmesi için) mesafesi |
| depth of thought: | düşünce derinliği |