TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| dish: | [isim] tabak; yemek; tercih; güzel kız; piliç |
| dish: | [fiil] servis yapmak; sunmak; kandırmak, mahvetmek; işini bozmak; atlatmak; ortasını çukurlaştırmak |
| dish: | oyukluk |
| dish: | Tabak, içi çukur kap. |
| dish: | parabolik yansitici, canak |
| dish out: | servis yapmak, yalan atmak, yutturmak, cezalandırmak |
| dish pan: | bulaşık leğeni |
| dish made from pieces of dry bread and broth: | papara |
| dish made of eggplant stuffed with ground meat: | karnıyarık |
| dish washer: | [isim] bulaşık makinası |
| dish soap: | bulaşık deterjanı |
| dish antenna: | çanak anten |
| dish heater: | tabak ısıtıcısı |
| dish up: | servis yapmak, önüne koymak, sunmak, kotarmak |
| dish up old facts in a new form: | bilinen şeyleri tekrar tekrar sunmak |