TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| double: | [isim] iki kat; çift, kopya, benzer, duble, ikili bahis, dublör; koşar adım |
| double: | [fiil] iki misli yapmak, iki yle çarpmak, ikiye katlamak, katlamak, dublörlüğünü yapmak; iki rolü birden oynamak; bükmek; iki katına çıkmak; katlanmak; eğilmek; yumruğunu sıkmak; ikili oynamak; iki enstrüman çalmak; koşar adım gitmek; ikinci işte çalışmak |
| double: | [sıfat] çift; iki kat; ikili; çifte, iki kişilik, duble; iki yüzlü; iki anlamlı |
| double: | [zarf] iki kat, iki misli, ikişerli, ikili, çift, çifte |
| double: | 1. Çift, iki kat, iki misli; 2. İkiye katlanmış. |
| double ended: | iki ucu bir olan |
| double ended spanner: | çatal anahtar |
| double figures: | [isim] çift rakamlar |
| double run: | konken |
| double declutch: | çift debriyaj, çift debreyaj |
| double ender: | iki yöne gidebilen lokomotif |
| double decker: | [isim] çift katlı otobüs, iki güverteli gemi, iki katlı ev, çift katlı ranza, iki katlı sandviç, iki ciltlik roman |
| double bed: | çift kişilik, iki kişilik yatak |
| double bass: | kontrabas, kontrbas |
| double star: | çifte yıldız, tekmiş gibi görünen iki yıldız |