TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| drive: | [isim] araba gezintisi, sürme, araba yolu; güdü, dürtü; hayvan gütme, sürek avı; top sürme; düşmanı püskürtme; enerji; hamle; sürücü (bilgisayar); önüne katma |
| drive: | [fiil] araba kullanmak, kullanmak, sürmek; önüne katmak; gütmek, saplamak, hareket ettirmek; çakmak, sokmak; zorlamak; kovalamak; çalıştırmak; acele etmek |
| drive: | sürgü |
| drive: | Dürtü, içten gelen şiddetli uyarı. |
| drive: | sabit disk surucu |
| drive back: | araba ile dönüş |
| drive a car: | araba kullanmak |
| drive on: | ilerletmek, ileri sürmek |
| drive away: | [fiil] kovmak, defetmek, arabayla uzaklaşmak, savmak |
| drive out: | kovmak, çıkarmak, sürmek, araba ile yol almak |
| drive up: | yükseltmek, yukarı çekmek, arabayla gitmek |
| drive into: | çekiçle vurarak çakmak |
| drive and initiative: | etki ve girişim |
| drive in: | çakmak, içeri sokmak, içeri girmek |
| drive in a stake: | kazık çakmak |