TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| early: | [sıfat] erken; ilk; eski; çabuk, acele; başlangıç |
| early: | [zarf] erken, çabuk, erkenden, ilk olarak, evvel, önce, zamanından önce |
| early abortion: | erken düşük |
| early bird: | [isim] erkenci, sabahçı |
| early in life: | genç yaşta |
| early diagnosis: | [isim] erken teşhis |
| early on: | başlangıçta, ilk zamanlarda |
| early adopters: | [isim] erken benimseyenler (yeni piyasaya sunulan bir ürünün ilk dalga müşterileri |
| early morning: | seher |
| early in the list: | listenin başlarında |
| early warning: | erken uyarı |
| early warning signal: | [isim] erken uyarı sinyali |