TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
en kötü: | worst | |
en kötü biçimde: | worst | |
en kötü durum: | worst | |
en kötü ihtimalle: | at worst | |
en kötü oyuncu: | booby | |
en kötü zaman kavramı: | worst moment concept | |
en kötü şekle girerse: | if worst comes to the worst | |
en kötü örnek: | shocker | |
en kötü durumda: | at its very worst | |
en kötü ihtimale göre: | at worst | |
en kötü ihtimale hazırlıklı olmak: | [fiil] to be prepared for the worst |