TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| erken: | early, premature, matutinal |
| erken: | early, beforetime, soon, betimes |
| erken kalkmak: | wake up early, rise early, rise with the lark |
| erken gelen: | untimely |
| erken boşalma: | [isim] premature ejaculation |
| erken ateşleme: | preignition |
| erken ateşleme yapma (motor): | back fire |
| erken ateşleme yapmak (motor): | back fire |
| erken yatıp erken kalkma: | the early hours |
| erken kalkma alışkanlığı edinmek: | [fiil] to practice practise early rising |
| erken doğduğu için olanağından yoksun çocuk: | abortus |
| erken gelişmişlik: | forwardness |