TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| excuse: | [isim] özür, mazeret, bahane, gerekçe, izin; döküntü |
| excuse: | [fiil] affetmek, muaf tutmak, bağışlamak, kusuruna bakmamak, hoşgörmek, göz yummak, mazur göstermek, izin vermek |
| excuse me: | phr |
| excuse me a moment: | affedersiniz. |
| excuse me, this is not your berth: | pardon bu sizin ranzaniz degil |
| excuse me, this is not your compartment: | pardon bu sizin kompartimaniniz degil. |
| excuse me, this is not your seat: | pardon bu sizin koltugunuz degil. |
| excuse me for wondering but: | merakımı mazur görün ama ... |
| excuse or subterfuge for getting out of doing sth: | kaçamak yolu |