TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| fair: | [isim] fuar, panayır, festival, çarşı, lunapark (gezici) |
| fair: | [sıfat] sevimli, şirin, güzel, insaflı, açık, beyaz tenli, iyice, sarışın, hassas, nazik, temiz, dürüst, namuslu, adil, iyi, okunaklı, yabani, uygun, makul, doğru, orta, vasat, kayda değer, çok |
| fair: | [zarf] güzelce, efendice, uygun bir şekilde, uygunca, dürüstçe, adilane, doğrudan doğruya, dosdoğru, harfi harfine, tamamen, büsbütün |
| fair: | kesmek, yontmak, kaplamak (uçak) |
| fair average: | vasat, ortalama |
| fair qualities: | [isim] iyi nitelikler |
| fair play: | temiz oyun, dürüst iş, tarafsızlık |
| fair risks: | [isim] sigorta edilebilecek riskler |
| fair price: | makul fiyat, uygun fiyat |
| fair test: | fuar testi |
| fair handwriting: | okunabilir el yazısı |
| fair return on an investment: | bir yatırımdan elde edilen uygun kazanç |
| fair value: | [isim] gerçeğe uygun değer |
| fair treatment: | adilane hareket, iyi muamele |