TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| fixing: | [isim] sabitleme, dikme, tespit, tamir, fiksaj [fot.] |
| fixing: | tespit |
| fixing: | Dokunun parafin v.b. madde içinde tesbit edilmesi, organ veya oluşumun ilaçlı eriyiğe konulması. |
| fixing: | saptama |
| fixing bath: | [isim] tespit banyosu |
| fixing point: | [isim] bağlama noktası |
| fixing agent: | bağlayıcı ecza, bağlayıcı |
| fixing bail: | mahkeme veya hâkim tarafından, mahkûmun tahliyesi için öngörülen kefalet meblağının veya senedinin saptanması, kefalet meblağının saptanması |
| fixing of a date: | tarih tespiti |
| fixing of quotas: | kota tespiti |
| fixing of wages: | maaş tespiti, ücret tespiti |
| fixing the price: | adıni koyma |
| fixing of a course: | seyir çizgisi tespit etme |
| fixing of a limit: | sınır tespiti |