TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| form: | [isim] form, şekil, biçim, kalıp, model, tarz, yöntem, yapı, beden, vücut, karakter, davranış, tavır, sıra, sınıf |
| form: | [fiil] şekil vermek, şekil almak, biçimlendirmek, şekillendirmek, kurmak, oluşturmak, düzenlemek, biçim almak, şekillenmek |
| form: | biçiminde |
| form: | biçim |
| form: | Formül |
| form a contrast: | kontrast oluşturmak |
| form a crust: | kabuk bağlamak |
| form a government: | hükümet kurmak, kabine kurmak |
| form a habit: | adet edinmek |
| form a judgment: | fikir edinmek |
| form filling: | form doldurma |
| form setter: | dizici |
| form of acuse: | zarar ziyan davası (lükata davası vb gibi davanın türünü belirler |
| form utility: | bir navlun şeklini, yapısını değiştirmekle sağlanan veya artırılan yararlar |
| form feed: | kagit besleme |