TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| forward: | [isim] forvet, ileride yer alan kimse |
| forward: | [fiil] sevketmek, göndermek, yollamak, yeni adrese yollamak, ilerletmek |
| forward: | [sıfat] ileri, ileriye doğru, ilerideki, ön, öndeki, turfanda, erken gelişmiş, büyümüş de küçülmüş, ilerlemiş, fazla ileriye giden, cüretli, hazır, istekli, vadeli, ileriye yönelik |
| forward: | [zarf] öne, ileri, ileriye, ileriye yönelik |
| forward (to): | ileri aktarmak, (baska numara) yonlendirmek |
| forward dating: | ileriye tarih atma |
| forward s dating: | ileri tarih atma |
| forward mutation: | ileri mutasyon |
| forward s exchange deals: | [isim] vadeli alım satımlar |
| forward fas: | bir nesne veya malın hemen teslim durumunda cari ya da spot fiyatından farklı olarak, ilerdeki tespit edilmiş bir tarihte yapılan teslimatta geçerli olan fiyat |
| forward s financial statements: | [isim] tahmini finansal tablolar |
| forward integration: | ileriye doğru entegrasyon |
| forward s seller: | vadeli satıcı |
| forward seller: | vadeli satıcı |