TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
fresh: | [sıfat] taze, günlük, yeni, körpe, temiz, giyilmemiş, ışıl ışıl, hayat dolu, serin, canlı, zinde, dinç, arsız, küstah, yüzsüz | |
fresh: | taptaze, taze taze | |
fresh: | serinlik, denize dökülen akarsu | |
fresh air friend: | temiz hava delisi | |
fresh fuel: | taze yakıt | |
fresh water: | tatlısu | |
fresh eggs: | günlük yumurta | |
fresh supplies: | [isim] yeni gelen mallar | |
fresh water (as opposed to salt water: | tatlı su | |
fresh resources: | [isim] yeni kaynaklar | |
fresh outbreak of an epidemic: | bir salgının yeniden patlak vermesi | |
fresh outbreak of fire: | yangının yeniden alevlenmesi | |
fresh meat: | taze et |