TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| gönüllü: | willing, voluntary, ready |
| gönüllü: | volunteer |
| gönüllü olduğunu bildirmek: | [fiil] to declare one's willingness |
| gönüllü asker: | volunteer, terrier, territorial |
| Gönüllü asker birliği: | Territorials |
| Gönüllü asker örgütü: | territorial army |
| gönüllü çalışmak isteyen işçinin grev gözcüsü hattından geçmesi: | to cross the picket line |
| gönüllü yapılan tasfiye sürecinde tasfiye işlemlerini yöneten memur: | liquidator for the purpose of winding up |
| gönüllü silahlı kuvvetler: | all volunteer armed force |
| gönüllü olmak: | [fiil] to conciliate, to volunteer |
| gönüllü olmak: | volunteer, come forward |