TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
gürültü: | noise, din, sound, uproar, clamor, clamour [Brit.], ado, bang, charivari, clatter, coil, crash, discord, dustup, fracas, hoi polloi, hubble-bubble, hubbub, hullabaloo, kick up, loudness, noisiness, pandemonium, peal, pong, pother, racket, rag | |
gürültü: | noise | |
gurultu: | rumble | |
gürültü çıkarmak: | make noise, noise it, pong | |
gürültü etme: | vociferation | |
gürültü etmek: | make noise, be too noisy, clamor, clamour [Brit.], crash, din, noise, pother, racket, vociferate | |
gürültü emisyonu sınırlaması: | limitation of noise emission | |
gürültü seviyesi: | noise level | |
gürültü seviyesi kontrolu: | noise control | |
gürültü seviyesini indirme: | noise reduction | |
gürültü kirliliği: | noise pollution | |
gürültü çıkaran kimse: | noisemaker | |
gürültü çıkarmayan daktilo makinesi: | silent typewriter |