TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| golden: | [sıfat] altın, altın gibi, altın sarısı, üstün, türünün en iyisi |
| Golden Age: | altın çağ, huzur ve mutluluk dönemi |
| golden brown: | kızıl kahverengi |
| golden chain: | altın zincir |
| golden daisy: | sarı papatya, papatya |
| golden handshake: | işten çıkarma tazminatı, kıdem tazminatı |
| golden parachute: | altın paraşüt (bir şirketçe devralınan bir şirketin yöneticilerine şirketten ayırılırken ödenen para |
| golden horn: | haliç |
| golden wedding: | evlenmenin ellinci yıldönümü, evliliğin ellinci yıldönümü |
| golden mean: | itidal |
| golden bullet: | altın mermi (pazarlama dilinde , rekabetin yarattığı karmaşa arasında tüketiciye etkin bir biçimde ulaşan mucize ürün |