TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| hayati: | vital, staminal |
| hayatı kaymak: | go to the dogs |
| hayatı kolaylaştıran şey: | convenience |
| hayatı pahasına: | at the risk of one's life |
| hayatı tanımayan: | unfledged |
| hayatı toz pembe görmek: | see things through rose spectacles |
| hayatı sigortalanan kişinin ölümü ve adı belirtilen diğer bir kişinin ise y: | contingent or survivorship policy |
| hayatı sigortalanan kişinin ölümü ve adı belirlenen diğer kişinin ise yaşıyor durumda olması halinde sigorta meblağının ödenmesini kapsayan sigorta po: | contingent or survivorship policy |
| hayatı için endişe etmek: | [fiil] to be in danger of one's life, (one's life) to be in danger |
| hayatı devam ettirici: | vital |
| hayatı görmek: | [fiil] to see life |