TELAFFUZKELİMEANLAM
high:[isim]  yüksek yer, yüksek basınçlı bölge, büyük vites, rekor, zirve, uçma, lise
high:[sıfat]  yüksek, yukarı, uyuşturucu almış, üst, büyük, şiddetli, aşırı, önemli, soylu, yüce, ileri, üstün, neşeli, sarhoş, uçmuş, esrarın etkisinde
high:[zarf]  yüksekte, yükseğe, lüks içinde
high places:[isim]  yönetici siyasi çevreler
high temperature reactor:yüksek sıcaklık reaktörü
high temperature reactors:yüksek sıcaklıklı reaktörler
high and mighty:kurumlu, tepeden bakan
high contrast:yuksek kontrastli
high jinks:keyfi yerinde
high school:lise
high pitched roof:yüksek eğilimli çatı
high marks:[isim]  yüksek notlar
high level executives:[isim]  yüksek seviyede yöneticiler



[ son aranan 10 kelime: early morning | hint at | biçim yönünden kâr ve zarar hesabına benzeyen gelir ve gider hesabı | amcasının kimliğine bürünmesi başına dert açtı | rüzgar ölçer | adale | to find sth convenient | açı | goth | high ]
cümle çeviri / sözlük / kullanım şartları / bize ulaşın
RoketSozluk.com 2008-2025 - Tüm Hakları saklıdır. 0.004