TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| hukuken: | de jure, in jure, legally, on from a point of law |
| hukuken mülkiyet olmamakla birlikte bir mülk veya mamelekten mülkiyet gibi yararlanma olanağı veren hukuki durum: | equitable estate |
| hukuken haklı olmak: | [fiil] to have the law on one's side |
| hukuken sahih ve geçerli olmayan servet: | meretricious union |
| hukuken yapılması caiz veya zorunlu olan bir hareketin hukuka aykırı veya usulsüz olarak yapılması: | misfeasance |
| hukuken tanınma: | dejure recognition, de jure recognition |
| hukuken malik olmamakla birlikte bir mülk veya mamelekten malik gibi yararlanan kimsenin sahip olduğu hak ve menfaatler: | [isim] equitable interests (balance sheet) |
| hukuken geçerli kanıtlar: | legal evidence |
| hukuken bağlayıcı ve mahkeme aracılığıyla riayeti sağlanabilen borç vesair yükümlülükler: | civil obligation |
| hukuken değil fiilen devir alan: | assignee in fact |