TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| I can't sell it for less than a hundred: | yüzden aşağı bırakmam |
| I can't see much likeness between them: | aralarında pek benzer taraf göremiyorum |
| i can't afford to buy this: | bunu satın almaya gücüm yetmez. |
| i can't find my baggage: | bagajımı bulamıyorum. |
| i can't find my passport anywhere: | pasaportumu hiçbir yerde bulamıyorum. |
| i can't help it: | elimde değil., elimden gelmez., kendimi tutamıyorum. |
| I can't hear myself think: | [isim] aşırı gürültüden yakınma ifadesi |
| I can't endure him: | ona tahammül edemiyorum |