TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| kendi başına: | on one's own |
| kendi başına yapmak: | [fiil] to be on one's own hookup |
| kendi başına başa çıkmak: | [fiil] to do well enough on one's own |
| kendi başına iş gören tüccar: | private trader |
| kendi başına yeten: | self sufficient- |
| kendi başına gitmek: | [fiil] to pull a lone oar |
| kendi başına (yapmak: | [fiil] to on one's own hook |
| kendi başına yaşamak: | [fiil] to live on one's own, to live in privacy |
| kendi başına savaşmak: | [fiil] to fight one's own battle |
| kendi başına durabilen: | freestanding |
| kendi başına duran satır: | line by itself |