TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
kulakları çınlamak: | have a ringing in one's ears | |
kulakları sağır edici: | earsplitting | |
kulakları tırmalayan: | harsh, rugged | |
kulakları iyi duymayan: | hard of hearing | |
kulakları tırmalamak: | [fiil] to jar | |
kulakları tırmalayan sesler çıkarmak: | [fiil] to bray |