TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| long: | [isim] uzun zaman, uzun süre, uzunluk, uzun ses |
| long: | [fiil] arzu etmek, özlemini çekmek, gözlemek, hasret kalmak, hasret olmak, özlemek, susamak, istemek, can atmak |
| long: | [sıfat] uzun, uzun vadeli, büyük |
| long: | [zarf] uzun zamandır, epeydir, çoktan |
| long: | uzun |
| long after: | çok sonra |
| long live: | yaşa, yaşasın |
| long cycles: | [isim] uzun süreli çevrimler |
| long time: | uzun zaman, uzun süre |
| long time no see: | uzun zamandır görmedim. |
| long distance dial l ing: | şehirlerarası arama |
| long jump: | uzun atlama |
| long absent soon forgotten: | gözden ırak, gönülden ırak |
| long ago: | uzun zaman önce |
| long time functioning of employee: | demirbaş |