TELAFFUZ | KELİME | ANLAM |
| loose: | [fiil] serbest bırakmak, salıvermek, ateşlemek, atmak, ateş etmek |
| loose: | [sıfat] gevşek, oynak, bol, gevşemiş, serbest, açık, bağlanmamış (saç), yarım yamalak, ahlaksız, hafif |
| loose: | [zarf] gevşek olarak, üstünkörü, kabaca |
| loose: | 1. Gevşek; 2. Yumuşak (öksürük); 3. İshal olmuş, kabız değil. |
| loose ends: | [isim] yarım kalmış işler |
| loose bowels: | ishal |
| loose leaves: | [isim] tek tek kâğıtlar, föy volanlar |
| loose insert: | ek, ilave |
| loose cannon: | (US) herhangi bir hizibe bağlı olmayan kişi |
| loose one's seat: | attan düşmek, seçimi kaybetmek, yerinden olmak, koltuğunu kaptırmak |
| loose tongue: | serbest lamba, takma çıta |
| loose pulley: | avara kasnak |
| loose paragraphs: | [isim] kendi başına duran paragraflar |
| loose silver: | gümüş küçük para |